Bilinmeyen Tarihiyle Rotterdam İslam Üniversitesi” Kitabın yazarı Dr. Cemal Yılmaz ile Söyleşi
Bilinmeyen Tarihiyle Rotterdam İslam Üniversitesi” Kitabın yazarı Dr. Cemal Yılmaz ile söyleşi gerçekleştirildi.
“Bilinmeyen Tarihiyle Rotterdam İslam Üniversitesi” başlıklı kitapta pek çok ilginç konu yer alırken,Kitabın yazarı Dr. Cemal Yılmaz ile konu hakkında bir söyleşide önemli konulara değindi.
Avrupa’da bir ilk
ROTTERDAM İSLAM ÜNİVERSİTESİ
Avrupa’da kurulan ilk İslam Üniversitesi olan Rotterdam İslam Üniversitesi hakkında yayınlanan kitap ilk kuruluş ve gelişme dönemi olan 1997-2001 arasını inceliyor ve pek çok bilinmeyeni gün ışığına çıkartıyor.
Türkiye’de az bilinen ya da hiç bilinmeyenlerden biri 1997 yılında kurulan üniversitenin ilk Mütevelli Heyet Başkanın Hamdi Mert olduğudur.
“Bilinmeyen Tarihiyle Rotterdam İslam Üniversitesi” başlıklı kitapta pek çok ilginç konu yer almaktadır.
Kitabın yazarı Dr. Cemal Yılmaz ile konu hakkında bir söyleşi ele alındı.
Soru: Sayın Yılmaz, bu kitap tam olarak neleri içeriyor?
Kitap aslında Rotterdam İslam Üniversitesi’nin kuruluşunu ve kuruluşa giden süreçleri anlatıyor.
Malumunuz bu üniversite, Avrupa’da yaşayan başta Türkler olmak üzere Müslüman kökenli göçmenler için olduğu kadar yerli Hollandalılar için de önemli bir misyon üstlenmiş durumdadır.
Göçmenlikten kalıcı bir hayata geçiş yapan Türklerin ve Faslıların sadece iş gücü yönüyle değil bilim, kültür, sanat gibi pek çok alanda artan oranda etkin bir rol aldığını görüyoruz.
Pek çok ilköğretim okulları, ortaöğretim okulları ve nihayetinde de yükseköğretim alanında bu üniversitenin kuruluşunu görüyoruz.
İşte kitap bu üniversitenin neden ve nasıl kurulduğunu ortaya koyuyor. Kuruluşun gerekçeleri, aşamaları, karşılaşılan zorluklar, kurucuları ve diğer paydaşları inceleniyor.
Soru: Rotterdam İslam Üniversitesini tam olarak kim kurdu ve öne çıkan isimler kimler?
Üniversiteyi fikir olarak gündeme getiren ve tüm süreci koordine ve organize eden kişi yani kısacası kurucusu Türk asıllı Dr. Damra’dır. Kitapta onunla ilgili oldukça ayrıntılı bilgiler yer almaktadır.
Kuruluş aşamasında ikinci önemli olan kişi ise Hamdi Mert’dir. Üniversite Mütevelli Heyeti’nin ilk kurucu başkanı da Hamdi Mert oldu.
Soru: Bizim bildiğimiz Diyanet İşleri Eski Başka Yardımcısı tanınmış Hamdi Mert hoca mı?
Evet, öyle. Hamdi Mert, 1993 yılından 1997 yılının başına kadar Hollanda’ya Din Hizmetleri Müşaviri olarak atanmıştı.
O dönemde Din Hizmetleri Müşavirliğinin yanı sıra Hollanda Diyanet Vakfı Başkanlığı da yürüten Hamdi Mert, şimdi unutulmaya yüz tutmuş olsa da bir dönem Hollanda’da Türk kültürü ve değerlerinin korunması ve yayılmasında büyük hizmetler yapmış birisidir.
Onun zamanında Hollanda Diyanet Vakfı pek çok projeyi geliştirmiş, hayata geçirmiş ve Vakıf, Hollanda’da önemli bir konuma gelmiştir.
Soru: O zaman bu üniversiteyi Diyanet İşleri mi kurdurdu?
Hayır, öyle değil. Hamdi Mert hoca Diyanet kökenli olsa da üniversitenin kuruluşunda bireysel olarak görev üstlendi. Üniversite tamamen bağımsız olarak kuruldu.
Hiçbir gruba ya da cemaate bağlı değildir. Tüm ümmete hitap etmektedir. Ayrıca kuruluşta sadece Türkler yoktu.
Önde gelen Türklerdi ancak önem sırasına göre üçüncü sırada Filistin kökenli merhum Hamza Zeid Kailani, Surinam-Pakistan asıllı Mohamed Zabar Bhoelan, Türk asıllı Osman Yaşar gibi pek çok etnik kökene sahip Müslümanın destekleri söz konusudur.
Soru: Kuruluş amacı neydi üniversitenin?
Güzel bir soru.
Aslında üniversitenin amacını iki boyutlu olarak ifade etmek mümkündür.
Birincisi Hollanda’da görev yapan veya yapacak olan imam ve manevi rehberleri yetiştirilmesi ikincisi ise İslam’ın Avrupa toplumlarına bilim, sanat, kültür, edebiyat gibi çeşitli alanlarda bilimsel ve akademik katkıda bulunmaktır.
Bunun için de önce Müslümanlara kendi akidelerini, kültürlerini, medeniyetlerini ve geleneklerini öğretmek esastır.
Malumunuz her ne kadar İslam bugün haksız bir şekilde olumsuz ifadeler ve çağrışımlarla anımsansa da aslında bilginin ve bilimin gelişmesinde Müslüman bilim insanlarının fevkalade etki ve katkısı olmuştur.
Üstü örtülen bu gerçeklerin yeniden etkin hale getirilmesi ve İslam’ın toplumsal kalkınma ve gelişmeye katkıda bulunmasına fırsat verilmesi gerekmektedir. Büyük bir geleneksel zenginliğe sahibiz.
Hatta bir adım daha öteye gidebiliriz. Bilim tüm insanlığın ortak birikimidir. Tek bir millete ve ırka ya da kültür topluluğuna mal edilemeyecek kadar geniş bir olgudur.
Soru: Hollanda’nın Türkiye ve diğer İslam ülkelerinden gelen imamlara zorluk çıkardığını biliyoruz. Şimdi o zorluklar bitti mi?
Aslında genelde Batının İslam’a ve Müslümanlara bakışı tarihseldir. Aniden değişmez ama artık aşınmaya başladığını görüyoruz.
Ülkenin dilini, geleneğini, kültürünü bilen yeni nesillerimiz çok daha donanımlı ve eğitimliler. Ancak eksik noktaları kendi kültür ve inanç değerlerinde yeterince donanımlı olmayışlarıdır.
İnşallah Rotterdam İslam Üniversitesi ve diğer ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarıyla bu alanda da iyi gelişmelerin olduğunu görmek sevindiricidir.
Her ne kadar bazı aşırı sağ söylemler bu süreci olumsuz yönde etkilemeye ve tersine çevirmeye çaba gösterseler de ister siz buna doğaüstü güçler deyin isterseniz başka güçler deyin (ben buna takdir-i ilahi diyorum) Türklerin ve diğer Müslüman etnik kökenlilerin Avrupa ülkelerindeki varlıkları inkâr edilemez ve geri döndürülemez bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır.
Bu açıdan bakılınca gelenek ve kültür değerlerimizle iç içe bir dünyaya doğru hızla yol almaktayız.
Soru: Kitap çalışmanız neden 1997-2001 dönemi ile sınırlı. 2001 sonrasını neden kapsamıyor?
1997-2001 dönemi Birinci Kuşak Yöneticilerin dönemidir.
Esas kuruluş ve temellerin atıldığı en zorlu dönemdir. Daha sonraki dönemler bu zorlu ve meşakkatli dönemim temelleri üzerinde inşa edilmiştir.
2001 yılında yeni bir yönetim geldi. Yani 2001 sonrası İkinci Kuşak Yöneticiler dönemidir. Dolayısıyla bizim çalışmamız sadece bu Birinci Kuşak Kurucuları ve yaptıklarını ele almaktadır.
Henüz bir planlama yok ama zaman ve imkân olursa belki İkinci Kuşak Yöneticilerin dönemini de ele almak söz konusu olabilir.
Soru: Peki bundan sonra üniversitenin çalışmaları nasıl gidiyor?
Bu konuda cevap yetkisi mevcut yönetime aittir. Birinci Kuşak Yöneticilerinin şimdiki yöneticilerin işlerine karışmaları doğru olmaz. Söz de mevcut yönetimi yetki de. Biz sadece tarihsel süreci ele alan akademik bir çalışma yaptık. Şimdiki yönetimle ilgili konular bizim yetki ve ilgi alanımız dışında kalmaktadır.
Ancak temennimiz başarılarının artarak devam etmesidir. Nihayetinde bu üniversite şahıslar gelir gider ama kıyamete kadar baki kalmalı. Zira İslam ümmeti için büyük ve önemli görevler ifa edebilecek bir kurumdur diyerek söyleşi sonlandı.